
Kırık Cam Teorisi: Suçun Başladığı Yeri Görebilmek
“Suçlarla mücadeleyi nasıl başardın?”
New York’un efsanevi belediye başkanı Rudolph Giuliani bu soruya oldukça etkileyici bir yanıt vermişti:
“Metruk bir bina düşünün. Binanın camlarından biri bile kırılsa ve o cam hemen tamir ettirilmezse, çok kısa sürede oradan geçen herkes bir taş atar ve binanın tüm camlarını kırar.
Ben ilk cam kırıldığında hemen tamir ettirdim.”
Aynı durumu bir çöp torbasıyla da örnekliyor:
“Bir elektrik direğinin dibine ya da bir binanın köşesine biri bir torba çöp bıraksın. O çöp hemen kaldırılmazsa, herkes çöpünü oraya bırakır. Kısa sürede dağlar gibi çöp birikir.
Ben ilk çöp torbasını hemen kaldırtırdım.”
Giuliani’nin bu yaklaşımı yalnızca çöp ya da cam kırığıyla sınırlı değildi; aslında bir mahalleyi suçtan korumanın temelini oluşturuyordu. Çünkü bir sokağın suç bölgesine dönüşmesi, çoğu zaman tek bir pencere camının kırılmasıyla başlıyor. Çevreden tepki gelmezse, oradan geçenler bölgede bir düzen olmadığını varsayarak suça eğilim gösteriyor. Önce diğer camlar kırılıyor, sonra duvarlara yazılar yazılıyor, çöpler bırakılıyor, kavga ve gasp olayları artıyor. Bir süre sonra, o bölge polislerin bile girmekte zorlandığı bir karanlığa dönüşüyor.

Küçük Suç, Büyük Mesaj
New York polisi bu durumu fark ettiğinde, mücadeleye “büyük suçlar” yerine küçük suçlardan başladı. Metroya bilet almadan binenlerden, apartman girişlerini tuvalet gibi kullananlara; kamu malına zarar verenlerden, yola içki şişesi atanlara kadar her türlü küçük eylem ciddiyetle ele alındı. Mesaj açıktı:
“Küçük müçük fark etmez, bu sokağın ya da bu istasyonun suç üretmesine izin vermeyeceğiz!”
Bu kararlılık, bölgedeki insanların da güven duygusunu artırdı. Polis ile halk arasında görünmeyen bir iş birliği oluştu. Çünkü insanlar şunu gördü: “Bu şehirde düzen var. Birileri bizimle birlikte burayı koruyor.”
Philip Zimbardo ve Teorinin Bilimsel Kökeni
“Kırık Cam Teorisi”, ilk kez 1969 yılında Amerikalı sosyal psikolog Philip Zimbardo tarafından yapılan bir deneyle gündeme geldi. Deney oldukça çarpıcıydı:
Zimbardo, suç oranı yüksek ve yoksul Bronx ile refah seviyesi yüksek Palo Alto bölgelerine aynı modelde, 1959 model iki otomobil bıraktı. Araçların plakaları yoktu ve kaputları aralıktı. Her şey gizli kameralarla izlendi.

Sonuç şaşırtıcıydı:
- Bronx’taki araç sadece üç gün içinde yağmalandı.
- Palo Alto’daki araca ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.
Ancak Zimbardo durmadı. Sağlam kalan otomobilin yanına iki öğrencisiyle birlikte gitti ve kelebek camını çekiçle kırdı. O ilk darbeden sonra, çevredeki insanlar (zengin, eğitimli ve “suçla ilişkilendirilmez” addedilen kişiler) da olaya dahil oldular. Sadece birkaç dakika içinde o araç da tahrip edildi.
Ve Zimbardo şöyle dedi:
“İlk camın kırılmasına, ilk çöpe, ilk duvar yazısına izin vermemek gerekir. Aksi takdirde kötü gidişat kaçınılmaz olur.”
Sonuç: Küçük Gibi Görünenin Büyük Etkisi
Kırık Cam Teorisi, bize toplumun psikolojisini anlatan güçlü bir metafordur. Görünen o ki; suçun, güvensizliğin ve kirliliğin büyümesi; ilk ufak sorunun görmezden gelinmesiyle başlıyor. Sessizlik, umursamazlık ve eylemsizlik, düzeni bozanların cesaretini besliyor. Bu nedenle toplumu onarmak, sadece büyük planlarla değil, küçük detaylara gösterilen dikkatle başlar.
Her şey, ilk camın kırılmasıyla başlar. Ama biz o camı zamanında değiştirirsek, o sokağı kurtarabiliriz.